Milliyetci Hareket Partisi’nin 13. Olağan Büyük Kurultayı, 18 Mart 2021’de Ankara Spor Salonu’nda yapılır. Kurultaya uzanan süreçte genel başkana muhalif olanların tamamının partiyi terk etmesi sonucu artık Bahçeli kurultayda tek adaydır. Oy kullanan 1277 delegenin tamamının oyuyla Devlet Bahçeli, 10. kez MHP Genel Başkanı seçilir.
Seçimlerin, Haziran 2023'de yapılacağını açıklayan Bahçeli, "2023 Cumhurbaşkanı adayımız bellidir, o Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır. Cumhur İttifakı 106 yıl önce Çanakkale'yi geçilmez yapan haşmetli imanın emanetçisidir. Bizim ittifakımız yalana karşı doğruluğun, hıyanete karşı vatan sevgisinin ittifakıdır." ifadelerini kullanır.
Bahçeli, bu sözleriyle 8 Nisan 2014 tarihindeki TBMM Grup Toplantısında “Senden Cumhurbaşkanı olmaz,” diyerek ileri sürdüğü bütün ithamlardan Erdoğan’ı aklamış olur.
Stratejik hedeflerinin, "Cumhur İttifakı'nın varlığı içinde, terörle amansız mücadeleye, son terörist silahıyla ele geçirilinceye kadar destek vermek" olduğunu söyleyen Bahçeli, "HDP, PKK'dır, cinayettir, bölücülüktür, masumlara, çocuklara, gençlere kadınlara ölüm tuzağıdır. HDP ile yasak ilişki zalimlere diz çökmektir," diye konuşur.
Bahçeli, 27. Yasama Döneminde İttifak kurduğu ve birlikte seçime girdiği Erdoğan’dan çok büyük şeyler istemez. Onunla açık pazarlık içerisine girmez. Zaman zaman dönemin bazı AKP yöneticileriyle yaşadığı sorunları kamuoyu önünde üstü kapalı olarak dile getirir.
MHP, 14 Mayıs 2023'te 28. Dönem Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimine yeniden Cumhur İttifakı olarak AKP ile birlikte girer.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunda yeterli çoğunluğu sağlayan aday olmadığı için seçim ikinci tura kalır. 2. turda Cumhurbaşkanlığı seçimini, Cumhur İttifakı’nın adayı Erdoğan kazanır.
28. Dönem Milletvekilliği seçiminde MHP, TBMM’nde 50, AKP, 268 milletvekili ile temsil edilir. Böylece Cumhur İttifakı, yeniden meclisteki milletvekili çoğunluğunu elde eder.
MHP’nin 14. Kurultaya gelinceye kadarki süreçte, siyasetteki görüntü şöyledir. MHP Cumhur İttifakı’na sıkı sıkıya bağlıdır. Ancak bu ittifaktan rahatsızlık duyan AKP’liler vardır. Doğu illerinde partilerine oy kaybettirdiğini ileri süren bu kişiler, MHP’ni sırtlarında kambur olarak görür.
Bu gerekçeyle İttifak’a karşı çıkan bazı AKP’li isimlerin cılız açıklamaları, MHP çevrelerini rahatsız etse de Bahçeli, “İttifakı” bozacak davranışlardan kaçınır. Kamuoyu karşısında, parmağına taktiği "Bana Allah Yeter" Yazılı yüzükle olsun, Kürsüde konuşurken elinin altında tuttuğu dosyalarla olsun, sosyal medya hesabında yayımladığı yalnız yürüyüşle olsun hem kendi taraftarlarını memnun eden, hem de Erdoğan’a verilmiş mesaj olarak nitelendirilen birkaç gösteri ile ittifakın sürmesini sağlar.
İkili görüşmelerinde Erdoğan’la yapılan bir pazarlık varsa –ki Erdoğan ve Bahçeli arasında gizli bir pazarlığın olduğu kanaati daha çok yaygın bir inanıştır– bu pazarlık konusunun ne olduğu hiçbir şekilde kamuoyuna yansımaz.
17 Mar 2024’de MHP'nin 14. Olağan Büyük Kurultayı, Ankara Spor Salonu'nda toplanır. Artık MHP’de muhalif ses yoktur. Bütün teşkilat yapısıyla, Bahçeli MHP’nin lideri olarak kabul edilmiştir.
14. Olağan Büyük Kurultayı'na tek aday olarak giren ve 1295 oyun tamamını alarak, 11'inci kez MHP Genel Başkanı seçilen Bahçeli, kongrede Erdoğan’a hitaben, uzun tartışmalara neden olan o konuşmasını yapar: “AYRILAMAZSIN!”
Bahçeli, kürsüde: “Buradan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a diyorum. Ayrılamazsın. Türk milletini yalnız bırakamazsın. Onun için Cumhur İttifakı olarak yanındayız, beraberindeyiz, yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak sizi görmek istiyoruz.” sözlerini sarf eder.
Kafalar yeniden karışmıştır. Bu nasıl olur? Yahut nasıl olacaktır? Anayasa’ya göre iki defa, fiili olarak üç defa cumhurbaşkanı seçilmiş biri, bir daha nasıl seçilecektir? Üstelik Cumhur İttifakının TBMM’ndeki toplam oyu cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yenilenmesi için yeterli değildir. Bahçeli Erdoğan’a ayrılamazsın diyerek ne kastetmiştir?
Bu konuşma gerek MHP tabanında gerekse siyasal çevrelerde çok farklı şekillerde yorumlamalara yol açar. Ülke yönetmek için kurulmuş bir siyasi parti genel başkanının, genel başkanlığa seçildiği kurultayda, başka bir siyasi parti genel başkanını cumhurbaşkanlığına aday ilan etmesi yadırganır. Üstelik aday gösterdiği Erdoğan, adaylık konusunda henüz hiçbir açıklama yapmamışken.
Şimdi yine burada biraz duralım ve Bahçeli’nin siyasal analize muhtaç bu sözleri üzerinde biraz beyin fırtınası yapalım. “Bahçeli ne söyledi ve neden söyledi?” sorusuna cevap arayalım.
Önce Bahçeli’nin vücut diliyle başlayalım. Bahçeli’nin hazırlıksız olarak karşı karşıya kaldığı canlı sohbetler sırasında çok kısa cümlelerle sohbeti sonlandırmaya çalıştığı herkesin malumudur. Ancak üzerinde düşünülerek hazırlanan yazılı konuşmalarında, hedefine koyduğu muhatabına mesaj iletirken, yasal olarak hakaret içermeyen kelimeleri dahi özenle seçtiğini de biliriz. Konuşmalarında çoğu zaman vurgulamalar ve kullandığı yüksek ton nedeniyle sesinin çatladığı da bilinen başka bir gerçektir.
Şimdi kurultaydaki konuşma anını hatırlayalım. Bahçeli, “Ayrılamazsın!” dedikten sonra ağzını kapatır, kaşlarını çatar ve bir an durur. Bu beden dili, söylediği sözün yani o bir kelimelik cümlenin bir hüküm içerdiği anlamına gelir. Ve hedefindeki sahsa yöneliktir. Sonra sıraladığı, “Türk milletini yalnız bırakamazsın. Onun için Cumhur İttifakı olarak yanındayız, beraberindeyiz, yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak sizi görmek istiyoruz,” sözleri ise ilk hükümle mesajı ilettiği kişiyi, kamuoyunda yüceltmeye yönelik ifadelerdir.
“Ayrılamazsın!” sözündeki hüküm, Bahçeli ve Erdoğan arasında kamuoyunun bilmediği bir anlaşma olduğu, anlaşmanın hükümlerinin yerine getirilmeden Erdoğan’ın bırakıp gidemeyeceği şeklinde gelişen kanaatimizi güçlendirmektedir.
Bahçeli’nin, Erdoğan’a kamuoyu karşısında, “kurtarıcı lider, Türk milletinin kurtarıcı lideri” sözlerini, özellikle de MHP genel Başkanı sıfatıyla söylemesi, Erdoğan’ın geldiği siyasi çizgiyi iyi bilen Türk milliyetçilerinin, MHP’nin içerisinde ya da farklı parti veya gruplara dağılmış olsalar da hiçbir ülkücünün hoş görmesi mümkün değildir. Çünkü bu hitap, MHP Genel Başkanı olarak hem partisini hem kendisini reddetme anlamına gelir.
Konuya bir başka açıdan daha bakalım. 2016 yılında muhalifler tarafından gerçekleştirilen MHP Olağanüstü Kongresi’nde yapılan tüzük değişikliği sonrasında, Meral Akşener ve diğer muhalifler parti yönetimini ele geçirmek üzeredir. Devlet Bahçeli’nin muhalifleri partiden tasfiye edebilmesi için yargı kararına ihtiyacı vardır. Erdoğan da MHP’nin Akşener ile değil de Bahçeli yönetiminde devam etmesini tercih eder ve yargı kararıyla Bahçeli’nin elini güçlendirir. Bahçeli de kendisine muhalif olanları partiden ihraç etmesine destek verdiği için Erdoğan’a karşı kendisini borçlu hisseder. Böylece minnet duygusuyla başlayan aralarındaki ilişki, seçim ittifakına kadar gelişir.
Ya da bilindiği gibi AKP ve MHP seçmen kitlesi birbirine yakın olan milliyetçi muhafazakâr bir tabandan beslenen iki partidir. Bahçeli, AKP’nin bir lider partisi olduğunu, Erdoğan sonrası bu seçmen kitlesinin kendine daha yakın parti olarak MHP’ye yönelmesini hesap etmiştir. Erdoğan varken kendi liderlik özellikleriyle bu kitle üzerinde Erdoğan kadar etkili olamayacağını görmüştür. Kendi seçmen kitlesini de yavaş yavaş AKP seçmen kitlesiyle kaynaştırmanın yolunun Erdoğan’ı desteklemekten geçtiğini anlamıştır.
Şayet bütün bunlar siyasal hamleler değilse o zaman şöyle mi düşünmeliyiz. Bahçeli Erdoğan’ın, kendinden daha güçlü bir lider olduğunu kabullenmiş, devlet yönetiminde sorumluluk almadan onu desteklemeye karar vermiştir. Ya da Bahçeli de Erdoğan da siyasal ikballeri için güç birliği yapmış, kendi geleceklerini garanti altına almaya çalışan iki siyasetçidir. Veyahut kabullenmesi ağır gelse de kimilerinin zaman zaman dillendirdiği derin(!) bir yapının iki görevlisidir. İkisi de merkezin onlara biçtiği rolleri oynamaktadır.
Yoksa Bahçeli’nin on yıl önce, “Tekeden süt sağılmaz, balda tuz bulunmaz, suda ateş yanmaz, Recep Tayyip Erdoğan'dan da Cumhurbaşkanı olmaz,” sözleriyle Cumhurbaşkanlığı makamına layık görmediği Erdoğan’ı, on yıl sonra, üstelik 11. Kez genel başkanı seçildiği MHP'nin 14. Olağan Büyük Kurultayı’nda, “AYRILAMAZSIN!” diyerek göreve çağırması başka nasıl açıklanabilir.
Devam edecek…
YORUMLAR